Kan Alan Kişilerde Yaşanabilecek İstenmeyen Durumlar Nelerdir?

TPHD Transfüzyon Tıbbı ve Aferez Alt Çalışma Grubu

Kan nakli, sağlıklı kişilerin kan merkezlerinde gönüllü olarak bağışladıkları kanın hastalara damar yolu ile verilmesidir. Genellikle bağışçıdan alınan tam kan, eritrosit, trombosit, plazma gibi bileşenlerine ayrılır ve hastanın hangi bileşene ihtiyacı varsa o bileşen hastaya verilir. Kan bağışı öncesi bağışçılara kan ile bulaşan enfeksiyonlar açısından testler yapılır. Ayrıca nakil öncesinde hasta kanı ile kan bileşeni arasında uygunluk testleri istenir. Amaç kan naklinin risklerini en aza indirmektir. Ancak alınan önlemlere rağmen kan nakli sırasında istenmeyen durumlar yaşanabilir.

Bu olaylar hangi sıklıkta görülür ve ölümle sonuçlanabilir mi?

% 1-3 oranında görülür. Ancak  çoğu hafif sorunlar olup, her 1-2 milyonda kan nakli uygulamasında 1 vakada olacak kadar düşük sıklıkta ölümle sonuçlanabilir.

Hangi kan bileşenlerinin hastaya verilmesi sırasında istenmeyen olaylar yaşanabilir?

Tüm bileşenler ile yaşanabilir.

Kan nakline bağlı istenmeyen etkiler ne zaman görülür?

Hastaya kan nakli başladıktan sonar dakikalar içinde görülebileceği gibi; nakil tamamlandıktan saatler, günler, haftalar, aylar sonra da görülebilir. Ancak nakil sırasında görülen istenmeyen etkiler daha gürültülü bir tabloya neden olurlar. Eğer ilk 24 saatte görülüyorsa “akut”, daha sonra görülüyorsa “geç istenmeyen etki” olarak adlandırılır.

Hangi tip istenmeyen etki daha önemlidir?

Hem akut hem de geç istenmeyen etkiler önemlidir. Ancak akut istenmeyen etkilerde hastanın klinik tablosu ciddi olabilir ve çok hızlı müdahale etmek gerekir.

“Akut istenmeyen durumlar” da hastaların ne tür şikayetleri olur?

Ateş, titreme, üşüme hissi, ciltte kızarık döküntüler, bulantı, kusma, dudaklarda şişme, öksürük, nefes darlığı, çarpıntı, bel ağrısı, karın ağrısı, kanın takıldığı damar yolu boyunca ağrı, ölüm korkusu, pembe-kırmızı renkte idrar gibi şikayetleri olabilir.

“Akut istenmeyen durumlar” neden oluşur?

Çok sayıda nedeni vardır. Bunlardan bazıları:

  • Hastaya kan verilmesi sonrasında kan hücrelerinin damar içinde hızla parçalanması (Burada en sık neden hastaya uygun olmayan gruptan kan verilmesidir ve genellikle etiketleme hatası nedeniyle olur).
  • Bazı kan bileşenleri içinde, kan bağışlayan kişiden geçen “antikor” denilen maddelerin oluşu ve bu maddelerin transfüzyonla vücuda verilmesi.
  • Kan bileşenlerinin içinde vücutta ateş ve/veya alerjiye neden olan antikor dışı maddelerin olması ve transfüzyon ile bunların vücuda verilmesi.
  • Kan bileşenlerinin içinde mikroorganizma bulunması ve transfüzyon ile kana karışması.

Kan nakli başladıktan sonra hastada yukarıda belirtilen şikayetler gelişirse ne yapılmalıdır?

Hemen doktor ve hemşireye haber verilmelidir. Transfüzyon durdurulmalıdır. Hastanın klinik tablosuna göre hekim tarafından tedavi planlanmalıdır.

Kan nakline bağlı “akut” istenmeyen etki gelişen hastalarda doktor tarafından genellikle hangi tedaviler uygulanır?

Hastanın şikayetine ve klinik tablonun ağırlığına göre:

  • Ateş düşürücü, ağrı kesici tedavi
  • Alerjiye yönelik tedavi
  • Oksijen desteği
  • Damardan sıvı tedavisi
  • Tansiyon değerine göre tansiyonu yükseltici / kalbi destekleyici tedavi

Bu istenmeyen olaylardan sonra kan nakline mutlaka ara verilmeli mi ve transfüzyon sonlandırılmalı mıdır?

Ateş ve döküntü hafif ise, kan ürününün veriliş hızı azaltılabilir, hekim tarafından uygun tedavi verilir. Eğer hastanın şikayetleri geriliyor ise kan ürünü verilmeye devam edilir. Ancak şikayetlerde artış oluyor ise kan nakli durdurulur. Yapılan tedavilere cevap alınırsa kan nakline devam edilebilir; aksi takdirde tekrar başlanmaz.

Ateş ve döküntü dışı diğer ciddi şikayetlerde kan nakli sonlandırılmalıdır.

  • Kan nakline bağlı istenmeyen geç etkiler nelerdir?
  • Kan naklinden 24 saatten daha uzun süre sonra kan hücrelerinin parçalanması.
  • Kan bileşenleri ile geç dönemde saptanabilen enfeksiyonların bulaşması.
  • Uzun yıllar eritrosit transfüzyonu yapılan hastalarda vücutta demir birikmesi.